‘yazı yazmayalı ne çok oldu be ‘ dedim kendime birden .
Gezilecek o kadar yer varken, okunması gereken kitaplar,
görülmesi gereken insanlar varken… Koskoca denizde yem niyetine küçük bir kancaya
takıl da oradan oraya gezin de dur. İşte
bura da sırf kendimi hafifletmek için yazı yazmak devreye giriyor. O da sadece yaralarıma su serpiyor. Merhem olmuyor belki ama küçük bir rüzgâr
çıkartıyor ve hava aldırıyor ciğerlerime.
Sevmek? Sevilmek? Ne
zor kelimeler değil mi ? Hoşlanmayı,
beğenmeyi sevmekle karıştıranlarımız da var elbette. Biz de o hataları
yaşamadık desek yalan olur. Umarım sevmenin gerçek anlamını öğrenirler. Umarım sevmenin
ve sevilmenin tadına varılacak insanlarla planlı değil de bir an da çat! Diye karşılaşır
da paralel olmak yerine bir nokta da kesişirsiniz ya da bağlantınız bir kordon bağından kopar da
kucağınıza hop diye gelir.
Dağınık bir yalnızlık ile baş başbaşaysanız , güzel şarkıların
melodilerine öyle çok kulak asmayın derim. Melodiler güzeldir, alıp götürür
başka yerlere. Boyut bile atlattırır adama. Sonra öyle bir yerde bırakır ki seni
sudan çıkmış balık gibi şarkının dizlerine baka durursun.” Ulan ne acılıymış bu
sözler, dilim damağım su diye yandı” . Dersin. Dersin de öyle demekle kalırsın.
Ne bir adım atmaya mecalin olur , ne geriye bakıpta nerden geldiğini anlamaya
fırsatın. Melodiler güzeldir , ama hepte
güzel kalmaz .
–di-le başlar ve –miş-
le biterler.
Bizim bütün keşmekeşliğimiz kendimizle. Tüm mağlubiyetimiz
ve galibiyetimiz. Sıkı sıkı tutunduğumuz hayat bağcıklarımız da hep kendimizle.
O yüzden ;
Liman olmayın kimseye. Deniz olun, dalga olun . Hatta
köpürttün yine de liman olmayın. O gemi var
ya her başı sıkıştığında, en yakın liman
yaklaşır sakince bekler,soluklanır. Dinlenir. Denizin kızgınlığına dayanamaz , o
korkar. Yaralarını sarar.kabuk bağlayana dek vaktini geçirir. O yüzden hiç alabora
olmaz . Sonra o liman olduğun gemi var
ya seni dağıtır perişan eder, kendini de bir güzel toparlayıp yine yoluna
koyulur. Kalbinde kekremsi bir tat kalır. Sonra mı? Bekle sen. O gemi gelecek
dimi? deme hiç , o gemi bir daha gelmeyecek !
Gel, biz seninle ne yapalım biliyor musun ? Ne ben liman
olayım. Ne sen bana gemi. Ne sen sığın
bana , ne ben seni bekleyeyim tekrar gel diye.
Taç yap papatyalardan saçlarıma. Güneş tepemizden, dilimize değsin. Rotamızda yeşillikler, mavilikler olsun. Bulutlardan sırtımıza kanat yapalım. Biz
gökyüzünde kuşlar gibi mütemadiyen uçalım.
Havalanıp uçacaksakta beraber, kanatlarımız kırılıp
düşeceksek de beraber…
Ah, oysa sen hep lâyemut !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder