Korkarım ki bir cümleyi kurmak beni mahvede bilir. Dilimi ısırıyorum, dişlerimi sıkıyorum küçük dilimi boğazıma kaçırıp gözlerimi usulca kapatıp hayal kuruyorum yine. Kapıları kapatıyorum üstüme, ışığı söndürüp perdeyi aralıyorum, dışarıdaki yağmur birden gözlerime doluyor. Çocukluğuma gidiyorum. Bir gram acı hissetmediğim, üstelik düştüğüm de bile ağlamadığım gözlerime bakıyorum ayna da. Ben oturmuş 21 yaşında ölümü düşlüyorum ne acı. Topraklar üzerime yığılıyor. Cenneti düşünüyorum. Cehennemden bu kadar korkarken, içinde yaşanır sandığımız, birbirimizi korkmadan ezip geçtiğimiz, unutmaya yüz tutmuş hatıralar aklıma cehennem gibi gelirken hem de. İşte anlaşılır gibi değil hiç bir şey.
Misal içki masalarının o güzel dağınıklığı yok içimde. İnsan sıcakken anlayamıyor ya hava soğumalı ya da benim içim buz tutmalı bir süre. Geçen onca zaman benimde fark ettiğim çok şey oldu elbet. Geçen zaman da değildi aslında, geçen benim yaşım değildi, araya giren mesafe de değildi. Geçen sadece kalbimle beynim arasında hiç bir şey bırakmamak için şiddetle esen rüzgâr boşluğuydu. Güzel cümleler kurmayalı epey olmuş, kalbimin ses çıkarmamasından bunu anlamalıydım. Kalbim sağlam değildi benim, ciğerlerim vardı oda bir boka yaramıyor artık. Aldığım nefes bile beni mutlu etmezken ne işe yarar ki. İşte bir acı var. Sol tarafta değil. Tam beynimin orta yerinde, şimdi yanımda olsan geçerdi belki de
Şimdi bir şey söyleme bana üşüyorum, tanıklık etme yalnızlığıma sadece üstümü ört ve git.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder